Gece Yarısı Kütüphanesi Konusu
Volts’u gitmeyecek bir yerde olan üzüntü ve sevginin bir sembolü olarak inceliyor. Romanın başında, Nora Volts hakkında konuştuğunda en mutlu anlarını yaşıyor. Kediye bakmak, onu hayatına bağlıyor ve ona küçük bir amaç duygusu veriyor. Ash ona Volts’un öldüğünü söylediğinde, Volts’u anlatırken yüzünde donan gülümsemesi, kedinin sevgisinin aniden gitmeyecek bir yerinin olmadığı gerçeğiyle paralellik gösteriyor. Volts’un ölümü, Nora’yı daha derin bir depresyon, pişmanlık ve umutsuzluğa sürükleyen talihsiz olaylar serisinin ilkidir. Bakacak bir hayvanın bile olmaması, bağlantı kurma arzusunu kendine şiddet uygulamaya dönüştürüyor. Örneğin, intihar girişiminden önce kendisiyle konuşurken ve intihar notunda, kardeşini ne kadar çok sevdiğinden bahseder, ancak paradoksal bir şekilde dünyaya verecek hiçbir şeyi kalmadığını söyler. Nora, roman boyunca sahip olduğu tüm sevgiyi koyacak bir yer bulmak için mücadele ediyor ve bu, onu hayatını sonlandırmaya sürükleyen bir üzüntü duygusu yaratıyor.
Romanın başlangıcı, umutsuzluğun gerçekliği çarpıtma gücünün temasını tanıtır. Neil ile Nora arasındaki konuşma, hem Nora’nın sahip olduğu çok şeyi hem de Nora’nın depresyonunun ona hayatın sevinçlerini ve olasılıklarını nasıl ulaşılamaz kıldığını gösterir. Neil onu işten çıkarırken, Nora’nın sahip olduğu birçok yetenek, başarı ve erdemi sıralar, Nora’nın hala istediği herhangi bir hayatı yaşayabileceği argümanını yapar. Neil, Nora hakkında iyi bir şey söylediğinde, Nora her seferinde fikri zihinsel olarak tartışır veya savuşturur. Üzüntü ve umutsuzluk içinde, Nora sadece hayatının onun kötü bir insan olduğu ve hayatında hep yanlış seçimler yaptığı tezini destekleyen kısımlarını görebilir. Diğer insanlara ulaşmaya çalışsa da, her engellenen bağlantı, kimsenin umurunda olmadığı inancını destekler gibi görünür. Umutsuzluğu, kendisi ve hayatı hakkındaki görüşünü o kadar tamamen karartır ki, bir gün daha yaşayamayacağını hayal edemez.
Romanın başlangıcı, pişmanlık motifini ve yaşanmamış hayatların hayaletini de tanıtır. Kütüphaneye girmeden önce bile, Nora hayatında yapmış olduğu tüm seçimler ve almadığı tüm dönemeçler tarafından rahatsız edilir. Örneğin, Neil ve Kerry-Anne, Nora’nın yüzücü olarak geçmişini gündeme getirir, bu da onun bunu yeteneklerinin bir hatırlatıcısı değil, harcadığı potansiyelin bir hatırlatıcısı olarak yorumlamasına neden olur. Ayrıca, Dan’ı terk etmekten Avustralya’ya Izzy ile gitmemeye kadar daha yakın zamanda yaptığı seçimlerden de rahatsız olur. Umutsuzluk gibi, pişmanlık duygusu da gerçekliği algılama yeteneğini bozar ve hayatını değişim umudu olmadan çıkmazlar ve hatalar serisi olarak gösterir. Nora için, pişmanlık yıkıcıdır ve onu geçmişte, kütüphanenin limbo ile paralel bir şekilde sıkışmış halde tutmanın zehirli bir gücü vardır.