Işık Bahçeleri Özet
Işık Bahçeleri’nde Maalouf, üçüncü yüzyılda Babil topraklarında (bugünkü İran) doğan bir peygamber olan Mani’nin hikayesini aydınlatıyor. Küçük bir çocukken son derece münzevi bir tarikat tarafından ele geçirilen Mani, hazzın günaha eşit olduğu öğretisiyle yetiştirilir. Bir ressam olarak yeteneklerini geliştirerek ve güçlü bir iç sesi keşfederek yavaş yavaş ilahi olana dair kendi fikirlerini geliştirir. Kendi deyimiyle bu “ikiz”, Mani’nin Beyaz Giyinmiş Kardeşler’den vazgeçmesine ve ilahi mesajını yayma görevine çıkmasına neden olur.
Diğer inançların yanı sıra Pers Zerdüştlüğü, Hıristiyan Gnostisizmi ve Budizm’in bir karışımı olan Mani’nin mesajı, güzelliğin, ışığın, alçakgönüllülüğün, şiddetsizliğin ve her şeyden önce, ilahi olanın doğası aracılığıyla gerçeği arayan tüm halkların ve inançların kabulünün tanrısallığını vurgular. Siyasi tahakküm peşinde koşan dini liderlerin muazzam muhalefetiyle karşı karşıya kalan Mani şöyle konuşuyor: “İki bacaklı kurtlar, başkalarını avları olarak görenlerdir; sürekli boyun eğdirmeye, boyun eğdirmeye, cezalandırmaya, aşağılamaya çalışanlar… Bir insan, kendisini bir mesajın koruyucusu olarak görürken, o mesajın gömülü olduğu tabuttan başka bir şey değildir.”
Işık Bahçeleri, Mani’nin Sasani Hanedanlığı Kralları Kralı’nın başdanışmanlığına yükselişini, sonunda hapsedilmesine ve hain suikastına kadar anlatıyor. Maalouf’un hikayeye kattığı tarihsel bilgiler, okuyucunun ateşe ve oburluğa tapan bir halkın ortasında Roma ve Sasani İmparatorlukları arasındaki iktidar mücadelesine tanık olmasıyla hem gerçekçilik hem de heyecan katıyor. Maalouf’un sade ve takip edilmesi kolay dili, Mani’nin kendi öğretilerini yansıtıyor; Sadeliğinin kalbinde, zengin bir şekilde aydınlatıcı ve düşündürücü bir ışık bahçesi vardır. Orta Doğu tarihine ilgi duyan, gerçeği arayan, macera ya da uzak yerlere seyahat eden herkese şiddetle tavsiye edilir.